Tarihe doğduktan sonra gittiğimiz yönlerde ve yerlerde karşılaştığımız milletlere kelimeler verdik, onlardan kelimeler aldık. Türkçe adlı dil hazinemiz asırlar içinde bu alışverişlerle zenginleşti. Aldığımız kelimeleri kendi söyleyişimizle lisanımıza mal ettik. Dildeki zenginleşmeler imparatorluk hayatlarında daha bereketlidir. Önce Selçuklu Sultanlığında sonra Osmanlı Padişahlığında büyük medeniyetlerle temasımız oldu. Arap, Fars ve Roma medeniyetleriyle tanıştık. Al atlar, doru atlar, kır atlarımızın başları batıya dönmeden evvel de Çin medeniyetiyle haşır-neşirdik.
İmparatorluk zamanımızda Türkçe, Arapça ve Farsça ile doluydu iddiası tartışılmaya, üzerinde yeniden konuşulmaya muhtaçtır. Zaman zaman aşırılıklara gidildiği doğrudur. Ancak arı dil hareketinin yanlışlığı da bir başka doğrudur. Irkçılık ne kadar ifrat bir davranışsa dilde ırkçılık da öylesine müfrit harekettir. İdeolojilerin sosyal hayatı tedirgin ettiği zamanlarda dil de zarar görür.
Bütün milletlerde üst ve alt dil gruplarının yaşadığı bir vakıadır. Havas ve avam dili her devirde vardır. Kibarların zarif dili, külhanilerin argo dili vardır. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. İnsan, kelimelerle düşünür, tefekkürün anahtarı kelimedir. Milletlerin dili ne kadar zengin olursa o milletin aydınları, fikir adamları, edebiyatçıları o denli derin düşünebilir, yeni eserler verebilirler. Osmanlı imparatorluğunda bir çok kavimler vardı. Macar’dan Arnavut’a, Arap’tan Rum’a, Çerkes’ten Ermeni’ye kadar.
Bunlarla müşterek inşalarımız, komşularımızla şiirden mimariye, giyim-kuşamdan sofra zenginliğine dek alışverişlerimiz oldu. Teb’amız/vatandaşımız olanlarla da komşuluk yaptıklarımızla da kelime aldık, kelime verdik. Halbuki son bir asra yakındır yeni kuşaklara üçüncü dillerden kelimeler gelip Türkçe’yi istila etmiş gibi öğretildi. Türkçe’yi, doğudan, İmparatorluk Türkçe’sinden kaçıranlar, batı dillerinin tehdidiyle karşı karşıya bıraktılar. Bu dil asıl o zaman istila edildi. Bugün Türkçe, kendi vatanında kimsesiz gibi. Türkçe büyük şehirlerde, büyük şirketlerde, AVM’lerde ve daha bir çok yer ve alanda ikinci sınıf muamelesi görüyor.
Dilimize kıyılmakta.
Buna tedbir gerek.
Dili olmayanın.
Bir zaman sonra bayrağı da kalmaz.