14.01.2014

Hasan Sabbah(Haşhaşiler)'ın Cemaatine Adam Toplama Taktiği

Başbakan'ın bugünkü "haşhaşi" benzetmesi, Vladimir Bartol'ün Alamut kitabında okuduğum bir bölümü aklıma getirdi. Hasan Sabbah'ın örgütüne yandaş toplarken nasıl bir taktik-strateji izlediği anlatılıyor bu bölümde.
---

“Adam toplarken sakın ha asıl amacımız aklınızdan çıkmasın! Zira şu andan itibaren bir kişinin bile büyük önemi olacaktır. Davamıza katılanların çokluğuna bakıp sakın yanlış düşüncelere kapılmayasınız. Neden bu adam fakir ya da toplumun önde gelenlerinden biri değil. Onu alsam ne olur almasam ne olur diye asla düşünmeyin. Belki o küçük gördüğünüz kişi günün birinde dengeyi lehimize bozacak kişi olabilir. Hiç çekinmeden çabalarınızı sürdürün. İnsanları ikna etmek için her kapıyı çalın. En önemlisi de önce onların güvenini kazanın. Her seferinde aynı yöntemleri denemeyin. Hep farklı taktikler geliştirin. Eğer karşınızdaki inançlı biriyse, Kuran’a sıkı sıkıya bağlıysa ona sizin de aynı derecede inançlı olduğunuzu gösterin. Selçuklu sultanlarının elinde inancın zarar gördüğünü, Bağdat’taki halifenin Selçukluların elinde oyuncak olduğunu anlatın. Eğer size Kahire’deki imamın yabancı bir sahtekâr olduğunu ileri sürerse aynı fikirde olduğunuzu söyleyip Bağdat halifesinin de ondan aşağı kalır yanı olmadığı hususunda ısrarcı olun. Eğer hitap ettiğiniz şahıs Ali sempatizanıysa ya da en azından bu öğretiye hoşgörüyle bakıyorsa işiniz kolay olacaktır. Eğer İranlı atalarıyla gurur duyan biriyse ona hareketimizin arkasında Mısır yönetiminin kesinlikle olmadığını anlatın.

Ama karşınızdaki yerel halk tarafından haksızlığa uğratıldığına inanan bir zatsa bu sefer ona Mısır Fatımileri yönetime gelirse tüm haksızlıkların son bulacağından bahsedin. Eğer gizliden, hatta alenen Kuran’la ve dini konularla alay eden zeki bir adamla karşılaşırsanız ona İsmaili öğretisinin tamamen özgür düşünce temelleri üzerine bina edildiğini, yedi imam öğretisinin yalnızca cahil yığınlara uzatılan bir yem olduğunu anlatın. Herkesle kendi kişiliğine ve düşüncelerine uygun biçimde konuşup zihinlerinde kurulu düzenin işleyişiyle ilgili kuşkular uyandırmaya çalışın. Aynı zamanda da alçakgönüllü olup azla yetinen biri olduğunuzu gösterin. O an hangi düşünce tarzını savunuyorsanız ona uygun davranın. Karşınızdakinin mertebesine dikkat ederek geleneklerine göreneklerine saygı gösterin. Tüm bunlar ikna etmeye çalıştığınız kişiyi etkileyecektir. Ne kadar görmüş geçirmiş biri olursa olsun üzerinde onu tek gerçek yola sevk edecek vasıfta bir ağırlığınız olduğuna ikna olmalı. Bu şekilde güven tesis ettikten sonra planınızın ikinci aşamasına geçebilirsiniz.

Dünyada adalet sağlamak ve yabancı hükümdarları görevlerinden uzaklaştırmak amacı güden dini bir tarikata mensup olduğunuzu anlatın. Kafasını iyice karıştırıncaya dek ateşli tartışmalara girin, merakını körükleyin; gizemli, sırlara vakıf biri gibi görünün. Sonra da söyleyeceklerinizi kimseye anlatmayacağına dair yemin ettirip yedi imam öğretisinden bahsedin. Eğer Kuran’a inanıyorsa inancını zedeleyin. Sonra da davamızdan ve sultana saldırmak üzere hazırda bekleyen muhteşem ordumuzdan bahsedin. Bir kez daha yemin ettirip, Alamut’ta etrafında on binlerce müridin toplandığı büyük bir peygamber olduğunu anlatın. Böylece onu iyiden iyiye şaşkına çevirmiş olacaksınız. Eğer varlıklı biriyse ya da en azından hali vakti yerindeyse ondan kendini davaya katılmış hissetmesi için büyük miktarda bağış alın. Çünkü insanların uğruna para ödedikleri işlere daha fazla bağlandıkları tecrübeyle sabittir. Onlardan topladığınız bu paraları, size katılan fakirlere dağıtın. Yalnız dizginlerini elinizde tutmak için bu dağıtma işini mümkün olduğunca uzun aralıklarla yapın. Onlara bu paraların İsmaili davasının Yüce Efendisinin verdiği ön mükâfat olduğunu söyleyin. Kişiyi iyice ikna ettikten sonra ağınızı daha sık örmeye başlayabilirsiniz. Ona yeminini bozanları bekleyen korkunç cezalardan, Efendimizin mübarek yaşamından ve gösterdiği mucizelerden bahsedin. Aynı yerleri tekrar tekrar ziyaret edin. Ve asla bir tek kişiyi bile küçümsemeyin. Efendimizin de buyurduğu üzere hiç kimse davamıza hizmet edemeyecek kadar önemsiz değildir."


Alıntı Şuradan: Vladimir Bartol, “Alamut” Koridor Yayıncılık.