Türk milletinin sömürgeci devletlere karşı verdiği İstiklal Savaşı, diğer milletlere de örnek oldu.Eskiden müstemleke, sonra bu kelimeyi tercüme ederek sömürge dediğimiz ülkelere Avrupa dillerinde koloni denmiştir.
Sömürge: Askerlik, denizcilik, politika, ticaret bakımlarından gelişmiş bir devletin kendisine tamamen yabancı bir ülkeye el koyması ile elde edilen topraktır.
Sömürgeci: Kendi bâtıl inancına göre üstün devleti, üstün düzeni, üstün ırkı, üstün kültürü, üstün medeniyeti, hatta üstün dini temsil ettiği iddiasındadır. El koyduğu ülkelerin halkı ona göre ya doğrudan doğruya vahşilerdir, ya geri kalmış milliyetlerdir! Sömürgeci onlara medeniyet götürmek, teknik bilgi vermek, sömürge halkını adam etmek için çalışır! Ama sömürge halkının nedense adam olmaya yeteneği ya yoktur, ya çok eksiktir. Zira Hıristiyan olmadığı için inançsızdır! Teslîs’e, iman etmez. Hıristiyan oldu diyelim, derisinin rengi maalesef beyaz değildir, ya karadır, ya esmerdir, ya kızıldır, ya sarıdır... Sömürgeci, böylesine bir zihniyetle gözüne kestirdiği topraklara gelir.
NİÇİN SÖMÜRGESömürgeler, anavatanın ham madde ihtiyacı, sanayinin ayakta durabilmesi için kullanılır. Stratejik, askerî, bahrî amaçlarla kullanıldığı da olur. Sömürge halkının basit ihtiyaçları, mamul maddeler hâlinde anavatandan getirilip fâhiş fiyatla ve zorla satılır. Sömürge meselâ Hindistan gibi dünyanın en büyük tekstil ülkesi ise, o sanayii ortadan kaldırmak için elden gelen yapılır. Makine ile işleyen, makinesini sürekli yenileyen sanayi ancak sömürge sahibi devlettedir.
Sömürgeci, sömürge halkını eğitmeye de çalışır. Kendi dilini, edebiyatını, tarihini, san’atını, kültürünü yayar. Bu eğitimde tarih tamamen çarpıtılmıştır. Meselâ İngilizler ve Fransızlar Arap ve İslâm âleminde, Ruslar Türkistan, Kafkasya, Volga boyunda Türkleri düşman millet şeklinde okutmuşlardır. Osmanlı‘yı korkunç bir emperyalist şeklinde göstermişlerdir ki alâkası yoktur. Ama nesilleri zehirlemeyi başarmışlardır. Sömürgeci, kendi dinini, mezhebini yaymak için akıl almaz gayretler göstermiştir. Ama Hıristiyan olan Hindistanlı, Çinli, Endonezyalı, Afrikalıya da eşit muamele yapmaya asla yanaşmamıştır. Zira onlar derilerinin rengi dolayısıyla ikinci sınıf Hıristiyanlardır. Sanırsınız ki Hazret-i İsa, bir Sâmi değildir, sarışın, mavi gözlü bir Kuzeylidir!..
Sömürgecinin, sömürgesi halkında milliyet şuurunun oluşmasından ödü kopar. Her millî tezahürü şovenlik, gericilik, taassup sayar. Milliyetçilik, sadece sömürgeci milletin tekelindedir.
Sömürgecilerin dilinde Kızılderililer, Siyah Afrikalılar ‘vahşiler‘dir. Kabile tarzı hayat yaşayan kavimler için vahşi tabiri, 1945’ten önce bütün kitaplarda ve filmlerde geçer. Bizim nesil, çocukluğunda, medenî beyazların vahşilerle yaptığı savaş ve mücadelelerin romanlarını okuyup filmlerini alkışlarla seyrederek büyüdü. Yüreğimiz, Beyaz kahramanın zaferi için çarptı!
1950’ye kadar yeryüzünde yalnız iki Zenci devlet vardı: Haiti ve Liberya. Onlar da silme Hıristiyan’dı, ilki Fransızca, ikincisi İngilizce konuşurdu.
Sömürgeciliğin tarihi Sâmi Fenikeliler‘le alfabelerini verdikleri Arî Yunanlılar‘ın Milâd’dan önce ilk 1000 yılda Akdeniz ve Karadeniz’de kurdukları iskelelerle başlatılabilir.
Ancak bugünkü manada sömürgecilik 1500 yılına doğru Portekizliler, akabinde İspanyollar’la başlar. Hollandalılar, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, geç tarihlerde Almanlar, İtalyanlar, Belçikalılar sonra gelir. Danimarkalıların, Norveçlilerin, İsveçlilerin de gayretleri vardır. 20. yüzyıla girerken arslan payının sırasıyla İngiltere, Fransa, Rusya ve Hollanda’ya ait bulunduğu görülür.
Hıristiyan Avrupalının Arz’ı sömürgeleştirmekteki utanmaz sınır tanımazlığı, günümüz insanını hayretlere düşürebilir. 1918’de yeryüzünde Hıristiyan olmayan ve sömürge yapılamayan sadece 6 devlet kalmıştı: Türkiye, İran, Afganistan ile Japonya, Çin ve Tayland.
Rus’un Semerkand’da, İngiliz’in Kahire’de, Fransız’ın Fas’ta, Hollanda’nın Cakarta’da, İtalyan’ın Trablus’ta ne işi olduğunun mantıklı cevabı yoktur. İnsanlık için utandırıcı cevapları vardır.
SÖMÜRGE SİSTEMİNİN ÇÖKMESİSömürgecinin, ırkları toptan yok ettiği veya büyük kıyımlara uğrattığı doğrudur. Sömürgeleri iliklerine kadar sömürüp servetlerini anavatana transfer ettiği de gerçektir. Bazıları kendisinden çok daha eski ve üstün medeniyetlere sahip milletlere ikinci sınıf insan muamelesi yaptığı açıktır. 20. yüzyıl, sömürge sisteminin ve zihniyetinin sona ermesi, sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşması ile kapandı. Bugün, egemen milletin, yönetimindeki diğer milliyetleri eritmek, yok etmek veya yok farz etmek politikası olan az devlet kalmıştır. Gerçek bir imparatorluk durumunda bulunan Çin ile İran başlıca örneklerdir.
Rusya Federasyonu, Hindistan Federasyonu gibi çok büyük devletler, içerdikleri bütün milliyetlere eşit hak vererek, sorunu çözümlemek yoluna girmişlerdir. Ama Keşmir Hindistan’dan, Tataristan, Çeçenistan gibi ülkeler Rusya’dan ayrılmak istiyorlar. Tibet ve Doğu Türkistan ise tam bir Çin tahakkümünde bulunuyor.
Kanada, İsviçre gibi birden fazla milliyetin yaşadığı demokrasilerde, birlikte yaşamak arzusu mükemmeldir. Ama meselâ Belçika’da Flamanlar, Fransızca konuşan Valonlar’dan ayrılmayı bahis konusu yapmışlardır.
Hiç sömürgesiz iki imparatorluk, Orta Avrupa ve Tuna üzerinde Avusturya-Macaristan ile 3 kıt’a üzerinde Osmanlı Türkiyesi idi. Kasım 1918’de parçalandılar. Avusturya-Macaristan silme Hristiyan ve büyük çoğunlukla Katolik idi. Osmanlı tecrübesi daha ağırlıklıdır; zira 3 din ve nice mezhepten pek çok milleti bir araya getirmiştir. Osmanlı’nın yerine cihan devleti durumuna yükselen İngiltere bu işi ancak Büyük Britanya adası ile Kuzey İrlanda’da yapabilmiştir. Muazzam sömürgelerinden yalnız Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika’ya dominyon statüsü ile yerinden yönetim hakkı ve sonunda 1931’de tam bağımsızlık vermiştir.
AMERİKA’NIN DEMOKRASİ HAVARİLİĞİSömürgelerin tasfiyesi İkinci Cihan Savaşı’nın bitmesinden başlayarak mümkün oldu. Her iki cihan savaşının yürütülmesinde, bilhassa sonuçlarında kapital hatalar yapan yeni cihan devleti Birleşik Amerika, demokrasi havâriliği ve sömürgelere bağımsızlık ideali ile savaşı bitirdi. Hemen hemen tek sömürgesi ve çok nüfuslu bir Asya ülkesi olan Filipinlere bağımsızlık vererek, insanlık âlemini kurtaracak kaç asırlık ayıptan kurtaracak bu hürriyetçi hareketi başlattı. İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Portekiz’in, anavatan nüfuslarından çok fazla insanın yaşadığı sömürgeleri vardı.
Sömürgelerini 1945’i izleyen yıllarda çok başarı ile tasfiye eden İngiltere oldu. Hemen hepsini “Britanya Milletler Topluluğu” (İng. Commonwealth) adı altında topladı. Bugün 200 bağımsız devletin 50 kadarı bu birliğin içindedir. Birliğin tek şeref başkanı hâlâ İngiltere hükümdarıdır. İngiltere hükümdarı, bazı birlik üyesi devletlerin üstelik hâlâ devlet başkanıdır ki başta Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gelir. Birlikte İngilizce çoğunlukla resmî dil, hiç değilse en geçerli dildir.
Cezayir başta olmak üzere çok kan dökerek tasfiyede zorlanan Fransa da Afrika devletlerinde Fransızca’yı geçerli dil bırakarak çekildi. Sömürgelerin sınırları, sömürgeci devletlerce çeşitli faktörlere göre çizildiği için, hemen hiçbiri ihtilâfsız değildir. Sömürgelerin bağımsızlığı aynı zamanda devlet sayısını üçe, hatta dörde katladı. 1918’de 60 bağımsız devlet, 1944’te 71’e 1959’da 99’a, 1974’te 151’e, 1983’te 175’e, bugün 2008’de 201’e çıktı. Buna karşılık başta Avrupa Birliği olmak üzere, tarihin gördüğü en büyük medeniyet ve ittifak projeleri gerçekleşti.