25.01.2008

EN BÜYÜK KOMUTAN KİM?

Tarih boyunca hep tartışılmıştır, en büyük komutan kimdir, diye.
Her ulus kendi komutanını birinci görmek ister. Bu doğaldır. Ancak, bilimsel bir değerlendirme yapılırsa, acaba tarih boyunca en önemli komutan gerçekten kimdir?..
Bu soru, 11 Ocak 2008 tarihli Sabah Gazetesi’nde Emre Aköz’ün de yazısının başlığı idi.. O yazıdan çok önce, 1919’un Şifresi kitabımı yazarken elime geçen bir kaynakta bunun yanıtını görmüştüm. O günden bu yana yazmayı düşündüğüm konuyu şimdi yazma fırsatım oldu.

“BAŞBUĞ” ATATÜRK!..

Adı geçen kitabımı yazım aşamasında, kaynak araştırması yaparken, sahafları da taramış, önemli belgelere ulaşmıştım. Bunlardan biri, 1937 yılında, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanmış, 13 sayfalık bir kitapçık idi. Adı: “Türk İstiklâl Harbi Hulâsası. 1919-1922.”
İstanbul’da “Askerî Matbaa” tarafından basılmış esere dokununca, bir araştırmacı olarak çok heyecanlandım. Çünkü, eser Atatürk’ün ölümünden bir yıl önce, o hayattayken yayınlanmıştı. Ben, 71 yıl sonra bu eserin aslına dokunuyordum!.. Bu, bana sanki o günlere gitmiş, o dönemin kahramanlarına dokunuyormuş duygusu veriyordu.
Genelkurmay Harp Tarih Encümeni tarafından kaleme alınmış eserde, Mustafa Kemal’den “Başbuğ” olarak söz ediliyor ve savaş yorumlandıktan sonra, Atatürk’ün diğer büyük komutanlar ile bir karşılaştırması yapılıyordu.

“TARİHİN EN BÜYÜK BAŞARISI!..”

İşte, yıllardır tartışılan ve bugün de merak edilen “En büyük komutan kim?” sorusuna, Atatürk hayattayken Türk Ordusu’nun verdiği yanıt!..
“Tarih her ulusa mensup komutanların yaptıkları imha muharebelerine birçok yapraklarını tahsis etmiştir. Bunların içinde Attilâ, Cengiz, Timur, Yıldırım, Fatih, Yavuz, Süleyman gibi büyük zaferler yaratan, tarihi kendine rametmiş Türk büyük komutanları da vardır.
... Timur çok üstün ordusu ile kazandığı zaferde, ordunun komutanını esir etmiş fakat büyük kısım kurtulmuştur. Atatürk hiçbir üstünlüğü olmayan ordusu ile hem düşman komutanını esir etmiş, hem de düşman ordusunun büyük kısmını yok etmiştir.
Kemal Atatürk’ün beyninden doğan ve çelikten iradesi ile tatbik edilen 30 Ağustos 1922 imhası yüksek sevk ve idare ve bilhassa neticesi bakımından tarihin en büyük başarısıdır.”

NAPOLYON’DAN DA BÜYÜK!..

Peki Atatürk’ün komutanlığını yabancı komutanlarla karşılaştırdığında Türk Ordusu nasıl bir değerlendirme yapıyor? Onu da şu satırlarda görüyoruz:
“Napolyon’a takaddüm eden Fredrik, Napolyan’a örnek olmuş sayılabilir. Büyük Fredrik, zaferlerini kendi dehası kadar, düşmanlarının belâhatine de (aptallığına-HC) borçludur. Küçük ordusu ile düşmanı ters cephe muharebelerine mecbur etmek, arazi engellerine sıkıştırmak ve yanlarını çevirmek sureti ile temin ettiği zaferler olduğu gibi, kaçırdığı fırsatları vardır.
Büyük bir sevk ve idare adamı olan Napolyon, hemen bütün başarılarında düşmanlarına sayıca ve değerce üstün bir ordu kullanmıştır. Birçok zaferinde düşmanlarını tamamen imha edemediğinden bir meydan muharebesinden diğerine koşmuş ve nihayet yenile yenile kendi sevk ve idare esaslarını öğrenen düşmanlarının taarruzları karşısında mağlûp olmuştur.
Fransa Büyük İnkılâbının hürriyet prensiplerini, Avrupa’da kurmak istediği hegemonya için bir silâh gibi kullanan Napolyon, zaferlerini iyi siyasal neticelere bağlıyamamış ve hattâ bir kısmı macera harbi halini almıştır.”
Atatürk’ün komutan olarak yetenekleri, Türk Ordusu’nun gözüyle şöyleydi:
“Ne Napolyon, ne Fredrik zaferleriyle mukayese edilemez bir vak’a, Atatürk’ün ordusunda düşmana nazaran hiçbir üstünlük yoktu.
... İmha muharebesinden sonra hiçbir yorgunluk ve yoksulluğa bakılmayan tarihin en sıkı takibi yapılmıştır.
Askerî sahada kazanılan zaferin siyasal alandaki kazancı da kendi değeriyle mütenasip olmuştur.
Bu zafer, yalnız ordusunu yok ettiği devleti değil, bütün galipler dünyasını, mukaddes olan Misakı Millî esaslarına boyun eğdirdi.”
Bu bilgilerin araştırmacılar kadar, Atatürkçü gençlere de örnek olacağını düşünüyorum.

Hulki Cevizoğlu
21 Ocak 2008 Pazartesi
Yeniçağ Gazetesi

KAYNAK; www.cevizkabugu.com.tr