21.05.2008

Banu Avar: İsrail'i reddettim

Banu Avar'dan açıklamalar

Banu Avar: İsrail'i reddettim
TRT’de yayınlanan “Sınırlar Arası” programının yapımcısı Banu Avar, YÖN Radyo’da yayınlanan “Haftanın Gündemi” programında Erdal EMRE’nin sorularını yanıtladı.


Bir çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulunan Banu Avar ile röportajın bir bölümü aşağıda…

Yön Radyo : Sayın Avar, gazeteciler objektiflik, tarafsızlık kavramlarını çok önemserler. Siz ise “ben taraflıyım” diyorsunuz... Hangi taraftasınız?

Banu Avar : Ben Türk halkının tarafındayım. Bu çok net.. Ben tarafsızlık diye bir şeye kesinlikle inanmıyorum. Bugün “tarafsızım” diyen basın yayın mensuplarının hiç de tarafsız olmadıkları gayet ortada.

Mesela benim İsveç programımda kıyameti koparıp, “301. madde kalksın” diyen ekibin daha sonra kalkıp benim 216. Maddeden yargılanmaması istemesi, çok tipik olarak kendilerini ortaya koymuştur. Çok da mutlu oldum aslında böyle bir şey olduğu için çünkü tarafsızlık denen şey, aslında olmayan bir şey.

Dolayısıyla, hepimizin –hele ki böyle bir dönemde- taraflı olmamız gerekiyor. Bakın bugün 4 şehidimiz daha var, bir ay içinde 50 şehit verildi. Tarafsızlık denen şey, neresinde kalacak bu şehitlerin? Yani bugün sınır ötesi bir operasyon yapıldı Türkiye’ye... 200 kişi geçti, yaptılar operasyonu döndüler.. Onun için biz hangi tarafsızlıktan bahsediyoruz. Şu an için tarafsızlık zamanı değil, tam aksine taraflı olmak zamanı..

Yön Radyo : “Tarafsız değilseniz, iyi gazeteci değilsiniz” diyenlere ne diyorsunuz?

Banu Avar : Hiçbir şey demiyorum. Halk gayet iyi takdir ediyor, kimin nasıl gazetecilik yaptığını ve Türkiye’nin tarafında olduğumu gayet iyi biliyorlar.

Yön Radyo : Son iki gündür yine gazetelerdesiniz.. “TRT’de Peres Sansürü” başlığıyla bir haber yayınlanıyor.. Bu işin aslını sizden öğrenelim..

Banu Avar : Biliyorsunuz ben basına da açıklama yaptım artık, çünkü gideceğim yer halktır, başka bir desteğim yok benim. Halkın desteğiyle zaten İsveç programından sonra da TRT’de kalmaya devam etmiştim. Nedense hep Suriye’nin başına geliyor. Yani 2005’te de Suriye programımız paramparça edilmişti, kesilmişti. Neden bu kadar korkuyorlar bilmiyorum.

O programdakini kısaca özetleyeyim; programda da kesim nedeni Türkiye’nin bugüne kadar Arap dünyası ile nasıl ayrılmaya, ayrılmasına çalışıldığı ile ilgiliydi. Çünkü Türkiye, Batı politikaları sonucunda Mustafa Kemal’in bütün politikalarını terketmiş ve sonuçta 1947’de İsrail’i ilk tanıyan devlet, arkasından Lübnan’ın karşısına Amerikan donanması geldiğinde onlara destek veren devlet, Mısır’da Mısır yerine emperyalist devletleri tutan devlet, Cezayir’de Fransızlar bir buçuk milyon insanı öldürürken Fransa’nın yanında yer alan devlet olmuştur.

Bütün bu dış politikaları göz önünde tutarsak, neden acaba Araplar Türkleri sevmiyor, neden Araplarla aramız bozuk, neden İran ile aramız şöyle, yani bütün bunları gösterecek bir metin vardı, yasaklandı, bir bölümü parçalandı, atıldı kesildi. Bu hoşlarına gitmiyor...

Yön Radyo : Son olarak Suriye ile bir program hazırladınız, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres Türkiye’ye geldi ve sizin programınızı TRT yayınlamadı. Size bildirdiler mi yayınlamadıklarını?

Banu Avar : Hayır.. Bana bildirilmiyor, benimle görüşmüyorlar, ekibe bildiriyorlar, yani haber dairesi içindeki haber programları müdürü mesela bir hanıma bu görevi veriyorlar. Kimin aldığı bu kararı, neden olduğu, gerekçe, hiçbir şey söylenmiyor.

Yön Radyo : Ekibe bir gerekçe sunulmadı mı?

Banu Avar : Sunulmamış. Önce galiba, işte, “İsrailliler üzülebilir, İsrail Cumhurbaşkanı burada onun için şu an yayınlamasak daha iyi olur diye düşünülüyor” denmiş. Fakat arkasından tekrar arandığında, “gerekçe filan bildirmiyoruz, yayınlamayacak işte” denmiş.

Yön Radyo:Hiç mi yayınlanmayacak yoksa daha sonra mı yayınlanacak program?

Banu Avar : Bunu sorduğumuzda da cevap alamıyoruz, hiçbir şeye cevap alamıyoruz.

Yön Radyo : Peki İsrail kaynaklarından ya da İsrail’den sizle bu yönden hiç ilişki kuran oldu mu?

Banu Avar : Hayır, olmadı. Bir defa geçen 2006 yılında “Filistin Bir Bıçaktır, Kalbinize Saplanır” adlı belgesel yaptığımda ve “Muhammed ile Duvarlar” adlı belgeseli yaptığımda, İstanbul’un İsrail Konsolosu benimle görüşmek istediğini bildirdi, ben de reddettim.

Yön Radyo : Türkiye’nin ve dünyanın bugünkü medya ortamında, siz çok cesur açıklamalar yapıyorsunuz ve TRT’de programlar yapıyorsunuz...

Banu Avar : Siz de yapıyorsunuz...

Yön Radyo : Gücünüzü nereden alıyorsunuz?

Banu Avar : Halktan. Yani şu anda Türk halkı dışında, benim görüştüğüm, konuştuğum – çünkü bütün maillere kendim cevap veririm- gidip başvurduğum her hangi bir kurum yok. Ama TRT’nin içinde Eski Cumhurbaşkanı Sezer’in atadığı 5 tane yönetim kurulu üyesi var, 4 Mayıs’ta da benim atılmam söz konusuydu, o zaman onlara gidip, “benim atılmam söz konusuymuş, ne gerekçe veriliyor” diye sorduğumda, “hayır Banu Hanım, burada kalmanızı biz istiyoruz ve kalacaksınız biz burada olduğumuz sürece” dediler.

Yön Radyo : Yani sizin TRT’den atılmanız, ancak yönetim kurulu kararıyla olabiliyor.

Banu Avar : Evet.

Yön Radyo : Bu yönetim kurulunda da eski cumhurbaşkanımızın atadığı üyeler var. Dolayısıyla yönetim kurulu üyeleri değiştiğinde sizi TRT’de duyamayacağız.

Banu Avar : Evet o zaman atılmam daha rahat olur.

Yön Radyo : İsrail’in rahatsız olabileceği gerekçesiyle, programınızı yayınlamadılar. Peki, bu mekanizma nasıl işliyor. Yani TRT’deki her hangi bir kişi mi karar veriyor, Hükümet mi karar veriyor?

Banu Avar : Haber Dairesi... Bana söylenen bu; Haber Dairesine yolluyoruz biz metnimizi önce ve orada hiç kimseyle görüşme imkanımız yok artık, yasaklandı. Eskiden çeşitli insanlarla görüşebiliyorduk, şu anda o da mümkün değil, sadece Haber Dairesinde haber program müdürü bir hanım var, onunla benim asistanım konuşuyor, yani onu bir elçi gibi, aracı gibi kullanıyorlar.

O hanım diyor ki, “bana yayınlanmayacak dendi.” “Bundan sonra şu ülkeye başvuruyoruz” diyoruz, çünkü senelik programımız hazır, “oralara gitmenizi istemiyoruz” diyor. Peki neden? “Çünkü aramız iyi diyor o ülkelerle” diyor.. Mesela bir tanesi Rusya idi.. “Ne demek ki aramız iyi değil” diyoruz, “öyle işte” diyor hiçbir cevap vermiyor. Yani böyle bir ciddiyetsiz çalışma içindeyiz.

Yön Radyo : Peki, Orhan Pamuk’un Nobel almasından sonra İsveç ile ilgili programınız da çok yankı yarattı. Şu anda Sabah Gazetesi’nde ombudsmanlık yapan Yavuz Baydar, sizin yargılanmanızı istedi.

Banu Avar : Evet istedi.

Yön Radyo : Yavuz Baydar ile görüştünüz mü ondan sonra?

Banu Avar : Hayır, ben kendisini tanımam hiç de konuşmadık, karşılaşmadık.

Yön Radyo : Peki bir gazetecinin sizin yargılanmanızı istemesi ve ayrıca ombudsmanlık yapıyor olması konusunda ne diyeceksiniz.

Banu Avar : Ben bir defa bu ombudsmanlık filan gibi yabancı kelimeleri hiç anlamıyorum. Ne demekse okur temsilcisi diyorlar. Nasıl bir okurun, hangi okurun temsilcisi onu bilmiyorum. Bildiğim bir tek şey var o da şu, bu insan benim Stockholm Üniversitesi kaynaklı olarak anlattığım İsveç’te Sami ve Tater ırkının tamamıyla 13 yaşındaki genç kızların yumurtalıklarının bağlanması suretiyle biyolojik bir soykırıma uğraması olayını nasıl bilmiyor, eğer İsveç’te bu kadar uzun yıllar yaşadıysa...

İsveç’te uzun yıllar yaşadığı söyleniyor, o zaman bunları biliyor olması lazım. Zaten sonra Özdemir İnce de O’na cevap verdi. Herkesin bildiği konular, nörojeniks meselesi filan herkesin bildiği şeyler..

Yön Radyo : Türkiye’de kategorilendirmeler, isimlendirmeler var.. Mesela, kimileri der ki biz milliyetçiyiz, ulusalcıyız, yurtseveriz, solcuyuz, sağcıyız.. Siz kendinizi tanımlıyor musunuz bu şekilde?

Banu Avar : Ben tanımlamıyorum.. Ben tabi ki toplumcu bir insanım öncelikle.. Ben Türkiye için varım, Türkiye’nin gazetecisiyim ben.

Yön Radyo : Peki Türkiye’nin gazetecisi olarak, Türkiye’nin basınını çok sert şekilde eleştiriyorsunuz. Bu basının neredeyse yüzde 50’si Doğan grubu, bir kısmı Sabah grubu ki TMSF’nin elinde.. “benim bir daha çalışacak yerim kalmayacak” gibi bir kaygı içerisine düşmüyor musunuz?

Banu Avar : Hayır hiçbir kaygım yok.. Benim kaygım şu an bir tek Türkiye’nin ulus devlet olarak kalması ve bu ülkeyi çevreleyen diğer ülkelerin de içine düştüğü bu Büyük Ortadoğu Projesi kabusu konusunda elinden ne geliyorsa yapması, ben gazeteci olarak elimden geleni yapmadan rahat uyuyamam, elimden ne geliyorsa yapacağım.

Yön Radyo : Peki o zaman madem böyle bir kaygınız yok, rahat rahat konuşalım. Nasıl bir basın var şu anda Türkiye’de...

Banu Avar : Attila İlhan’ın söylediği gibi, çok güzel özetlemiştir; “Türk basınında Türk yok artık” Yani o halde... Çok istisnai birkaç insan mutlaka vardır, fakat Türk basınında çok yoğunlukla Türk yok. Neden? Biraz evvel anlatmaya başladığım bu 1983’teki demokrasi projesi Amerika’nın yani Amerikan derin devletinin bütün ülkelerde sadece biz de değil bütün Balkanlar, Kafkaslar ve ulaşabildiği diğer bütün ülkelerde öncelikle üniversiteleri ve basın yayını ele geçirme operasyonudur.

Çünkü adam diyor ki mesela, ben bakmıştım, 1985’te Orhan Pamuk Amerika’ya gittiği zaman onu bir kursa götürüyorlar Iowa Üniversitesi’nde, kursun adı Uluslararası Yazı Programı. Bu yazı programını açtığınız zaman internette, karşınıza Madlen Albright’ın sözleri çıkıyor. Orada ne diyor; “dünyanın her ülkesinden buraya gelen seçkin aydınlar, ülkelerine birer Amerikalı olarak dönecekler” diyor. Amaç budur, tek kimlik, daha doğrusu kimliksizleştirme, kültürsüzleştirme operasyonu..

Yön Radyo : Peki Türk basınında ya da yazı dünyasında çok kişi var mı buradan geçen?

Banu Avar : Ben bu yazı programında bir tek Orhan Pamuk’u biliyorum ama buna benzer bir sürü kuruluş var. Yani bir tane değil ki. Öğretmenler için ayrı, sendikalar için ayrı. Önce sendikalar ve eğitim konusunda ve sağlık hizmetlerine el atıyorlar, genellikle her ülkede bu böyle. Birçok insanı örgütlüyorlar ve bu örgütlemeler sonucunda Amerika’nın çıkarlarını savunacak hale getirip ortalığa bırakıyorlar.

Yön Radyo : Şöyle bir kafa karışıklığını da okur yaşamıyor mu? Şimdi, Hürriyet Gazetesi etkili bir gazete... Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni, “biz ille de Kuzey Irak’a girelim, savaşalım, Barzani’yi de vuralım” gibi son dönemde birçok kişiyi şaşırtan yazılar yazıyor. Peki bunu nasıl açıklamak lazım?

Banu Avar : Mühim olan kaos yaratmak ortalıkta ve kafayı karıştırmak zaten. Mesela bakıyorlar ki Türkiye’de, biliyorsunuz, zıtların birliği diye bir şey vardır, bir taraftan bastırırsanız öbür taraf çıkar, şimdi çıkınca bir taraf baktılar ki müthiş bir milliyetçi duygunun Türkiye’yi sarmaya başladığını görünce, korkmaya başladılar.

Bu sefer “biz de sizdeniz” havası yaratmaya çalışıyorlar ve hiç kimsenin söylemediği, daha o noktaya gelmemiş olayları bir an önce söyleyip yok etmeye çalışıyorlar. Yani bu da bir eritme politikasıdır. Kimin kim olduğu anlaşılmasın istiyorlar. Bütün bunların hepsi aynı anda oluyor ve her tarafta elleri var yani Amerika mesela belli bir ülkede eğer sağ liberal görüşü kontrol ediyorsa, solu da kontrol ediyor, bir komünist partisi de hatta çıkarıp ona da kontrol etmeye çalışıyor.

Yön Radyo : Çok sansüre uğradınız, bir gazeteci olarak sizi gazeteciler anlarlar, bir sürü zorlukla bir programı hazırlıyorsunuz, getiriyorsunuz ama sansürleniyor, yayınlanmıyor. Burada bir yalnızlık içine düşmüyor musunuz? Ve basından destek alıyor musunuz?

Banu Avar : Hem dayanışma hem de ben çok kalabalık bir insanım yani yalnızlığı bir yana bırakın sürekli Anadolu’da dolaştığım için ben bir defa çok şanslı bir insanım. Yani inanılmaz bir sevgi halesiyle kuşatılmış durumdayım. Bana gelen mailler, TRT’de hiç kimse tarihi boyunca bu mail seviyesine ulaşmamış. Halk inanılmaz derece benim tarafında yani Türk halkı tarafında olduğumu biliyor ve destekliyor. Dolayısıyla hiç yalnız hissetmiyorum. Tabi ki yaygın medya bizden bahsetmiyor. Ama orada da helal süt emmiş bir çok insan da yazıp çiziyor.


Yön Radyo : Programlarınız daha ne kadar sansür edilecek? Programlarınız yayınlanmazsa ne yapacaksınız?

Banu Avar : Yani şöyle bir durum var : “istifaya zorlanmak” diye ben böyle tanımlıyorum . Çünkü gideceğim yerlere de gidemiyorum röportaj almam için TRT’nin yazı yazması lazım, o yazı gelmiyor, dolayısıyla elim kolum biraz bağlanmış gibi görünüyor.

Fakat ben tabi bir tarafım Dağıstan göçmeni bir tarafım Balkan göçmeni olduğum için çok inatçı bir insanım kolay kolay pes etmem o yüzden ben devam edeceğim, oradan istifa etmeyeceğim. Ama tabi ki atabilirler başka şeyler olabilir, ama ben istifa etmeyeceğim ve bilgilendirmeye devam edeceğim. Merak ediyorum 26 Kasım’da acaba Suriye programı yayınlanacak mı...? ve ondan sonraki Ürdün ve Mısır programlarım yayınlanacak mı? Şimdi ona odaklandım, onu bekliyorum.

Kaynak;
www.banuavar.com.tr