26.05.2008

Medeniyetlerin Kaynağında Türk Kökeni Yatar

Yrd. Doç. Dr. Parlak, Türklerin Oğuzların gezgin kolu olan Dış Oğuzlar ile, Amerika ve Avrupa dahil dünyanın dört bir yanına gittiğini söyledi.
Usta Gazeteci Yazar Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu programı yine gündeme damgasını vurdu. Milyonları televizyon başına toplayan Ceviz Kabuğu’nda Türk kökeni hakkında çarpıcı gerçekler bizzat kaynağında çekilmiş fotoğraf ve görüntülerle bir kez daha gündeme taşındı. Ve katledilişinin 15. yılı nedeniyle gazeteci yazar Uğur Mumcu da anıldı. Programın Ankara stüdyosundaki konuğu Erzurum Atatürk Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölüm Başkanı ve Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak, Türklerin kökeninin bugün bilinen tüm kültür ve medeniyetlerin kaynağı olduğunu birçok bilimsel kanıt göstererek ortaya koydu. Parlak, Türklerin Oğuzların gezgin kolu olan Dış Oğuzlar’la, Amerika ve Avrupa dahil dünyanın dört bir yanına gittiğini söyledi

Kanları yerde...
Ceviz Kabuğunun ilk bölümünde, katledilişinin 15. yılı nedeniyle gazeteci Uğur Mumcu anıldı. Mumcu’ya Kalpaksız Kuvayi Milliyeci, gerçek ulusalcı dendiğini belirten Hulki Cevizoğlu, Mumcu’nun katillerinin 15 yıldır bulunamamasını bu konuda verilen sözleri hatırlatarak eleştirdi. Hulki Cevizoğlu “Maalesef, Uğur Mumcu’nun katledildiği tarihte bakanlık yapanlar, katillerini bulmak bizim şeref ve namus meselemizdir dediler. Ama şeref ve namuslarını gösteremediler” diye konuştu. Cevizoğlu, gerçek Atatürkçülerin ve ulusalcıların katledildiğini ve katillerinin de bulunmadığını dile getirerek şunları söyledi: “Aydınlarımızın kanı yerde, politikacılarımızın da sözü havada. Biz balık hafızalı değiliz. Anında unutmuyoruz. Ama bunu unutturmak isteyenler var. 15 yıl geçti Uğur Mumcu unutulmadı. Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu ve diğer aydınlarımız unutulmadı. Katillerinin yakalanmadığı bir ülkede aydınlarımızın arkasından ağlıyoruz.”

Katilleri bulunamıyor
Programa İstanbul stüdyosundan katılan Uğur Mumcu’nun kardeşi Ceyhan Mumcu ise, Uğur Mumcu hakkında şunları söyledi: “Uğur gazeteci kimliği ile kendini bu ülkenin bağımsızlığına ve cumhuriyete adadı... Uğur milliyetçi ve ulusalcıydı. Uğur bu cumhuriyetin Dünya Bankası ya da IMF koridorlarında değil emperyalizme karşı en olumsuz koşullarda kurulduğunu söylerdi... Elif Şafak’ların, Hrant Dink’lerin hakları savunuluyor bu ülkede ama Uğur Mumcuların katilleri bulunamıyor. Sizler de Uğur Mumcu’ya benziyorsunuz. Ama azınlık durumundasınız. Geçen gün, bir sendikacı arkadaşımın söylediğini aktarayım. Dedi ki, Büyük Atatürk’ün Nutuk’unu bile yakında yasak kitap yerine koyarlar. O aşamaya doğru gidiyor Türkiye.”

Oğuz damgası
Programın ikinci bölümünde de Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak birçok bilimsel belge eşliğinde Türk tarihinin derinliklerine ışık tuttu. Tahsin Parlak öncelikle bugün dünya ülkelerindeki simge ve işaretlerle Türklerde bir dönem kutsal değeri olan el dokuması halılar üzerindeki işaretlerin benzerliklerine dikkat çekti. Parlak, bu benzerliğin Orta Asya’dan dünyanın dört bir yanına göz eden Dış Oğuzların etkisinden kaynaklanabileceğini söyledi. Parlak, özellikle İngiliz Bayrağı ile Erzurum’da 20-30 yıllık bir dokuma halı üzerindeki desenin birebir benzerliğini dikkate alınmaya değer bulduğunu kaydetti.Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak, Türklerin Göçlerle beraber çıktıkları yol olan Tûr-ân Yolu’nun önce Tûr-ân, sonra baharat ve İpek’in bulunmasıyla da İpek Yolu olarak anıldığını, bugün de aynı çizgiden enerji hatlarının geçtiğini belirtti. Parlak’ın ortaya koyduğu diğer gerçekler şunlar: “İlk halı Hunlar’da kızların çeyiz olarak götürdükleri ve her kızın çadırını anlatan desenlerle çadırın en güzel yerine serdiği halıdır. Hun çadırlarının en önemli yeri çadırın kubbesidir. Bu kubbe simgesinin Kırgız bayrağında benzer şekilde görüyoruz. İngiliz bayrağındaki işaret bir İç Oğuz damgasıdır. Bir Erzurum halısındaki çift başlı kartal ve de Kızılderililerde görülen kuma çizdikleri bir şekilde dış oğuzun ok damgası görülüyor. Bu damgaların kökeni Orta Asya kökenli kaya resimleridir. Öntürk alfabesinin kaynağı olan kaya resimlerine İtalya’nın Alplerinde de rastlamak mümkün.”

Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar, oyuna gelmeyelim
Yabancı istihbarat örgütleri, bir ülkede olmayan bir sorunu varmış gibi göstererek, milleti bölmeye çalışır...
Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu, programında son günlerin bir numaralı gündemi olarak yansıtılan türban tartışmalarına da değindi. Cevizoğlu, “Türkiye’nin türban diye bir sorunu yok. Türban sorunu politikacılar tarafından var gibi gösterilip, olmayan bir sorunu çözüp, kendilerini kahraman gibi göstermeye çalışıyorlar. 16 yıl önce türban konusu tartışılmazken Türk kadını Müslüman değil miydi?” değerlendirmesini yaptı. Hulki Cevizoğlu değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

Din üzerinden siyaset
“Din üzerinden siyaset yapan ve böylece üç beş oy fazla almak isteyen bazı genel başkanlar, anayasa ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine aykırı olarak suistimalde bulunuyorlar. Türban 15-16 yıl önce hiç gündemde yoktu. Yabancı istihbarat örgütlerinin tipik çalışmasıdır. Bir ülkede karışıklık çıkarmak istediklerinde ya mevcut bir durumu örneğin ırk yapısını ayrıştırmaya çalışırlar, ya da olmayan bir sorunu varmış gibi göstererek, onun üzerinden milleti bölmeye çalışırlar. Geçen dönemde, AKP’li Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin bile yaptırdığı anketin sonuçlarını açıklarken ’türban sorunumuz yok. Ancak yüzde 3 oranında insan bunu sorun olarak görüyor’demişti. Ama bugün bazı politikacılar din üzerinden halkı sömürmeye çalışıyor.” Basında çıkan haberleri eleştiren Cevizoğlu, “Yabancılar bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. Aman bu oyuna gelmeyelim. Onlar, bugün birilerine şah, birilerini piyon muamelesi yapıyor. Şah gibi görünenler de sevinmesinler. Çünkü, yabancılar ülkeyi bölme işlemini tamamladığı zaman, satranç tahtasını kapatacak ve şahları da piyonları da aynı kutuya koyarak, koltuğumuzun altına verecek. Bir düşünür, ’Sular yükselince balıklar karıncaları, sular çekildiği zaman karıncalar balıkları yer. Kimin kimi yiyeceğini suyun akışı belirler’diyor. Aman bu oyuna düşmeyelim” dedi. Programa katılan Ahmet Keser isimli 53 yaşındaki bir izleyici ise, Başbakan Erdoğan’a seslendi: “İçimi dökmek için aradım. Benim eşim türbanlı. Ama sorunumuz türban değil. Ben bir baba olarak çocuğumun cebine 5 milyon lira harçlık koyamıyorum. Utanıyorum. Ben açım aç sayın başbakan!..”

Japonlar Hititlerin torunu
Programa telefon bağlantısıyla katılan Emekli Vali İhsan Dede, 1965 yılında kaymakam olarak görev yaptığı Çorum’da başından geçen ilginç bir olayı aktardı. İhsan Dede, o dönemde Çorum’a elinde bir kitapla gelip araştırma yapan bir Japon Prensinin kendisine “Bizim atalarınız Hititlerdir. Biz onların torunlarıyız” dediğini açıkladı. Bu iddiaya Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak, “Dediği doğru olabilir, Erzurum’a da Japonların bu tip iddialarla gelip araştırma yaptıklarını biliyorum” sözleriyle katkıda bulundu. Emekli Vali’nin ortaya attığı ilginç iddialardan biri de 1978’de Burdur’da antik kent Sagolassas’ta (Ağlasun’da) yapılan kazılar sırasında bulunan kemiklerle, kazılar yapan işçilerin kemiklerinde yapılan DNA testlerinden yüksek oranda uyum çıktığı idi. Bu iddiaya göre o bölgede binlerce yıl önce Türkler yaşıyordu. Tahsin Parlak, bu kültürlerin yok olma nedenlerini ise Atmosferin ısınıp buzulların erimesine dolayısıyla da suların yükselmesi olarak açıkladı. Parlak bu kültürlerin izlerinin olduğu bölgelerin bugüne kadar yeterince korunmadığından yakınarak yeni yeni bazı bölgelerde koruma alanları oluşturulduğunu ifade etti. Öte yandan, izleyicilerden Orman Mühendisi Doç. Dr. İlker Acar da, “Bir yabancı bilim dergisi, Çatalhöyük’te yapılan kazılarda, burada 15 bin yıl önce İngilizler’in ataları olan Keltler’in yaşadığının ortaya çıktığını yazdı” dedi.


KAYNAK;

www.cevizkabugu.com.tr
http://cevizkabugu.com.tr/gundem.asp?procid=76