10.11.2007

Beyniniz nasıl yıkanıyor ?

Sevgili dostlar,her gün birileri tarafından beyninize
girilip yönlendirmeye çalışıldığınızı söylesem ve
bunun günde en aşağı elli kez yapıldığını iddia etsem
ne derdiniz. Bugünkü konumuz reklamlar. Reklam nedir ?
Reklam belli başlı büyük karteller tarafından
üretilen, gerçekte ihtiyacınız olmadığı, büyük kısmı
kalitesiz ürünleri, çok pahalı fiyatlarla ve sizi
bankalara borçlandırarak satın almaya ikna edilmeniz
için beyniniz üzerinde uygulanan psikolojik operasyon
materyallerinin tamamıdır. Reklamlar yalanın
bilimselleştirilmiş halidir. Reklamlardaki sahte
dünyalarda gökyüzü her zaman mavi, tüm erkekler
yakışıklı, tüm kadınlar çekici ve herkes sizi sinir
edecek kadar mutludur. Televizyon kanallarındaki
dizi,eğlence ve spor programlarının arasına reklamlar
konmaz tam tersine bu programlar aslında reklamların
arasına konur. Tüm medyanın yayınladığı ana program
reklamlardır ve televizyonların kurulma amacı da
budur.

Reklamlar size vücudunuzun hiçbir işine yaramayacak
şekerli boyalı suyu hayatınızın anlamı,köpeğin bile
yemediği içi türlü kimyasal dolu mısır gevreğini
çocukları dahi yapan mucize yiyecek,konuşması dünyada
en pahalı olan kazık telefon hattını iyilik perisi
olarak yuttururlar. Televizyonların türlü şiddet ve
kavga gürültüyle dolu olmasının sebebi insanların en
kolay ikna olacağı anların aşırı duygular yaşadıkları
zamanlar olduğu bilindiği içindir. Bir futbol
programında koca koca adamlar birbirlerine türlü küfrü
sıralarken ve sizde ister istemez tartışmaya kendinizi
kaptırmışken, tam en ateşli anda girecek reklamlar
tarafından etkilenmeniz, sakin bir zamanınızdan daha
kolaydır. Bu sebeple tüm programlarda en kavgacı
insanlar en çok parayı kazanırlar. Çok izlenen bir
programın arasına reklam girdiğinde bundan kaçmak için
öteki kanalı açtığınız zaman karşınıza gene
reklamların çıkması tesadüf değildir. Çünkü büyük
firmalar kanallarla anlaşmıştır ve hangi kanala
kaçarsanız kaçın karşınız da hep reklamları
bulursunuz.

Bunlar işin bilinen kısmı. Bilinmeyen yani bilinçaltı
kısmı ise çok daha rezildir. Beyninize yapılan
saldırıların büyük kısmı artık gelişen teknoloji
sayesinde bilinçaltı yapılmaktadır. Büyük mağazalar ve
araba firmalarının satıcıları çeşitli bilinçaltı
teknikleri kullanmak üzere eğitilirler. Değişik
anahtar kelimeleri kullanarak size ürünü satmak tek
amaçlarıdır ve paranız yoksa bu daha iyidir çünkü sizi
bankalara borçlandırırlarsa çok daha fazla kazanırlar.
Test sürüşü yaptığınız bir otomobilde yanınızda oturan
satıcı siz tüm dikkatinizi trafiğe vermişken dönüp
size � Bu sahip olmak istediğiniz bir araç mı� diye
sorarsa çok dikkatli olun çünkü bu cümle içine
bilinçaltı kelime tetikleyicileri yerleştirilmiş ve
özel olarak satıcılara öğretilmiş bir cümledir. Bu tip
örnekleri sayısız derecede çoğaltabilirim.

Doktorunuz size belli bir marka ilacı �tavsiye�
ediyorsa o doktorun ilaç şirketinden bir sürü hediye
ve beleş tatiller kazandığına bahse girebilirsiniz.
Bazı ilaç firmaları o kadar ileri gitmiştir ki sahte
hastalıklar bile yaratmışlardır. 1998 senesinde
Amerika�da tüm reklam panoları ve gazeteler SAD yani
�Social Anxiety Disorder� isimli bir hastalığa sahip
olabilirsiniz, dikkatli olun türünden ilanlarla
dolduruldu. Bildiğimiz utangaçlık anlamına gelen bu
sahte hastalık ismi insanların kafasına iyice
yerleşip, insanlar acaba bende de var mıdır diye
düşünmeye başladığı anda bir ilaç firması SAD
hastalığına kesin çözüm sloganıyla tanıttığı ilacı
piyasaya sürdü. İlacın kapış kapış satıldığını tahmin
edebilirsiniz. Düşünün bakalım son yıllarda
gazetelerde ve otobüs duraklarında türlü hastalıkla
sizi korkutan reklamlar kimlerin eseridir.

Bir gün markete gittiniz ve hiç aklınızda olmamasına
rağmen tonla gereksiz şey alıp çıktınız ve sonra da
kendinizi suçladınız. Boşuna üzülmeyin suç sizde
değil, suç marketlerde kullanılan ve sizi satın almaya
ikna eden pek çok bilinçaltı tekniğinde. Mesela
marketlerde çalınan müzikler özel olarak
hazırlanmıştır ve hem sizin duyamayacağınız ama
beyninizin hemen kapacağı bilinçaltı emirler içerirler
hem de müziğin temposu sizi özel olarak satın almaya
iten bir ritimde ayarlanmıştır. Market içine salınan
ve sizi rahatlatarak düşünmeden alışveriş yapmaya iten
kokular ve rafların özel olarak ayarlanması sonucu
sizi belli ürünlere yönelten raf planlama teknikleri
de işin cabasıdır.

Internet�te gezdiğiniz tarayıcınızdan alınan özel
veriler haberiniz bile olmadan toplanır ve büyük
firmalara satılırlar, onlarda sizin girdiğiniz
sayfalara bakarak psikolojik profilinizi çıkarır ve
size tamda hoşlanacağınız şeylerin reklamlarını
gönderirler. Özel olarak hazırlanmış ve haber
görüntüsündeki reklamlar da sizi her gün kandırır.
Habere göre ya mucize bir ilaç bulunmuş ya da en
sevdiğiniz artist yeni açılan bir restoranın müdavimi
olmuştur.Haber sandıklarınızın büyük kısmı aslında
reklamdır. Spor müsabakaları ve çeşitli fuarlarda
kısacası insanların toplu olarak bulundukları yerlerde
yeni çıkmış bir kıyafet markasını giyen ya da yeni
piyasaya sürülmüş cep telefonlarını kullanan
insanların belli yerlerde yoğunlaştığını fark
ederseniz bilin ki bunlar o şirketler tarafından
tutulmuş ve insanları şüphelendirmeden ürün reklamı
yapan elemanlardır. Bu teknik Türkiye�de yeni yeni
uygulamaya konmuştur. Bir kıyafet tipinin ya da bir
cep telefonu markasının nasıl popüler edildiğini
sanıyorsunuz ? �Aaa bugün herkeste o telefonu gördüm�
cümlesini size kurdurmak için neler yapılıyor hiç
düşündünüz mü?

Kısacası artık özel hayatınız kalmamıştır.
Evinizde,arabanızda,bindiğiniz otobüste ve yemek
yediğiniz lokanta da bile reklamlar sizi bulacaktır.
Peki acaba insanların birer deney faresi olarak
kullanılmasına karşı, temel görevi bizi korumak olan
devlet ne yapıyor ? Cevabı siz verin.

Sevgilerimle
Serdar Kuru
serdarkuru.sobukai.com



Serdar Kuru
Araştırmacı-Yazar

http://serdarkuru.sobukai.com/