10.11.2007

Olaylara büyüteçle bakmak.

Sevgili dostlar, dün bazı arkadaşlarla oturmuş ülkenin
geleceği üzerine hasbihal ederken biri bana �Tayyib
Erdoğan İzmir�den milletvekili adayı olursa sakın
şaşırma� dedi. Bu iddia ilk bakışta biraz komik kaçsa
da olaylara büyüteçle bakmaya alışık biri olarak
beynimin bir köşesine yazdım. Aslına bakarsanız
olaylara perde arkası bilgisi büyüteciyle baktığınız
zaman pek çok olayın aslında anlatılanlardan çok daha
farklı geliştiğini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Birkaç
örnek vereyim.

Geçtiğimiz sene Irakta direnişle ünlü Felluce
üçgeninde elli kadar Iraklı Amerika aleyhinde gösteri
yapmaktaydı. Aniden ortaya çıkan iki Amerikan uçağı
gruba doğru yaklaşmaya başladığı zaman kimse
olacakları tahmin edememişti. Grubun üzerinden alçak
uçuş yapan uçaklar geçer geçmez elli kişilik Iraklı
grup sanki fişi çekilmiş robotlarmış gibi oldukları
yere seriliverdi. Ne olduğunu anlayamayan çevredekiler
yere düşenlerin yanına vardıklarında hepsinin de ölmüş
olduklarını dehşet içinde fark ettiler. Uçakların geri
geldiklerini görünce de yerdekileri daha fazla
inceleyemeden apar topar kaçmaya başladılar. Geri
gelen uçakların bu sefer birer adet yangın bombası
bırakması üzerine kısa süre sonra tüm semt alev alev
yanıyor ve cesetler de kömüre dönüşüyordu. Peki neler
oluyordu. Olan basitti, Amerika her savaşta yaptığı
gibi silah deniyordu ve denediği silah EMP adı verilen
Elektro manyetik silahlardan biriydi. Bu tip
silahlarla belli bir hedefe yollanan negatif enerjiler
sayesinde o bölgede canlı ne varsa aniden öldürmek
mümkündür. Üzerlerine yollanan enerji yüzünden aniden
can veren insanların vücutlarındaki her tür bakteride
öldüğü için bu tip bir silahla vurulan insanların
cesetleri aylarca çürümeden kalabilirler. İşte
kullanılan silahı gizlemek için hedefin üzerine yangın
bombası atılmış ve cesetler yok edilmiştir. Bu tür
silahların ilk örnekleri Afganistan işgali sırasında
Ruslar tarafından kullanılmıştı. HIND helikopterlerine
takılan EMP silahları sayesinde tamamen ortadan
kaldırılan iki Afgan köyü bu yeni teknolojinin
kullanıldığı ilk yerlerden biri olmuştur. Amerikalılar
gibi Ruslarda silahı gizlemek için hedeflere sonradan
benzin varilleri atarak köyleri tamamen yakmışlardı.
EMP silahları gerçektir ve bu tip silahlara karşı
önlem almayan ve aynı tür silahları geliştiremeyen
ülkeler yakın gelecekte çok sıkıntı çekeceklerdir.
Avrupa�nın modern silahlarına karşı mızrağına güvenen
Afrikalıların başına ne geldiyse, EMP silahlarına
karşı klasik top,tüfek gücüne güvenen ülkelerin başına
da o gelecektir.

Gelelim kitle imha silahları konusuna biraz büyüteçle
bakmaya. Amerikanın Irak işgaline bahane olarak
gösterdiği kitle imha silahları aslında hiç ortada
yoktu ama gerçekten var olan ve pek çok ülkeyi
endişelendiren kayıp bazı kitle imha silahları
bulunmaktadır. Sovyetler birliği dağıldığı zaman
ortaya çıkan geçici yönetim boşluğunda pek çok ilginç
olay yaşanmıştı. Bu olaylardan en önemlisi Ukrayna�da
bulunan beş adet Kıtalararası SS-19 Stiletto füzesinin
sırra kadem basmasıdır. Her birinde yüzlerce kiloton
gücünde altı adet nükleer başlık bulunan bu füzelerin
nerede ve kimlerin elinde olduğu halen belli değildir.
Bunların dışında Sovyetlerin ürettiği ve bir çanta
içine yerleştirilen taşınabilir nükleer bombalardan
yirmi tanesi kayıptır ve bunlarında nerede olduğu daha
ortaya çıkmamıştır. Şu anda dünya çapındaki istihbarat
örgütlerinin en büyük korkusu bu silahların dengeleri
değiştirmek isteyen çeşitli gizli güçlerin eline
geçmesidir. Eğer bu silahlardan birkaçı Amerika ve
Avrupa şehirlerinde patlatılır ve hedef olarak İran ya
da Çin gösterilirse bir Üçüncü Dünya savaşının çıkması
kaçınılmazdır. Bu kayıp silahların varlığı dünya
çapındaki insanların paniğe kapılmamaları için
kamuoyundan gizlenmektedirler. Düşünün, her gün yüz
binlercesi çeşitli ülkelere giriş yapan ve sayılarının
fazlalığı yüzünden doğru dürüst kontrol edilemeyen
konteynerlerin içine saklanacak bir nükleer silah koca
İstanbul�u ya da Paris�i birkaç saniye içinde yerle
bir edebilir ve bu hiçte uzak bir senaryo değildir.

Olayların arka planları zaten hep insanlardan
saklanmıştır. Mesela 1986 senesinde yaşı müsait
olanların hatırlayacağı ve televizyonlardan herkesin
seyrettiği Challenger uçak mekiği faciasını ele
alalım. İnsanlara anlatılan hikaye uzaya masum bir
araştırma seferi için gönderilmek istenen Challenger
mekiğinin soğuk hava yüzünden bozulan parçası
sebebiyle havada infilak ettiğiydi. O gün mekiğin
havalanmadan önce bulunduğu uzay üssü çevresinden
neden bir adet kuşun bile geçmediğini kimse sormadı,
Mekiğin arızalanmasına sebep olan ani sıcaklık
düşüşünü getiren soğuk hava dalgasının hiçbir hava
raporunda görülmemesine rağmen bir anda nasıl ortaya
çıktığına da kimse meraklanmadı. Son elli yıldır
Amerikanın her roket fırlatışını uzay üssü
açıklarındaki casus gemilerden izleyen Sovyetlerin o
gün neden hiçbir casus gemisinin ortada olmadığını da
kimse incelemedi. En önemlisi havaya uçan Challenger
mekiğinin gerçek görevinin ne olduğunu ve uzaya ne tür
bir uydu koyacaklarını da kimse bilmiyordu, mekiğin
havaya uçtuğu gece Moskova�da ki KGB merkezinde neşe
içinde kadeh kaldıranların dışında tabii. Evet, bazen
gerçek dünyanın filmlerden daha heyecanlı olduğunu
düşünüyorum, siz ne dersiniz. ?

Sevgilerimle
Serdar Kuru
serdarkuru.sobukai.com


Serdar Kuru
Araştırmacı-Yazar

http://serdarkuru.sobukai.com/